top of page

Spor, Güç ve Ahlak: Tarih Boyunca Değişen Dengeler

Tarih Boyunca Değişen Dengeler

Spor, Güç ve Ahlak: Tarih Boyunca Değişen Dengeler

Yazan: IFBB PRO COACH CAN ÜNAL

Tarih boyunca insanlar bedenini geliştirmiş, kuvvetlenmiş, dayanıklı olmuş... Ama bütün bu fiziksel süreçlerin ardında asıl mesele hep aynı kalmış:“Bu gücü ne için kullanıyorsun?”

Gelin bugün hep birlikte zamanda bir yolculuğa çıkalım. Müslümanlık, Osmanlı kültürü ve bugünkü Türkiye toplumu üzerinden; sporun, vücut gelişiminin, ahlakın ve tevazunun nasıl değiştiğini, nasıl dönüştüğünü hep beraber sorgulayalım.


İslam’da Beden ve Ruh Dengesi

İslam dininde insan, hem beden hem ruh ile yaratılmış bir varlıktır. Kur’an-ı Kerim’de defalarca geçen “nefisle mücadele”, aslında ruh ve beden arasındaki bu dengede yatar. İslam, yalnızca ruhani değil, aynı zamanda fiziksel sağlığa da önem verir. Peygamber Efendimiz (sav)’in hayatına baktığımızda bunun çok net örneklerini görebiliriz:

  • Sık yürüyen, ata binen, ok atan, güreş tutan, yüzen bir Peygamber profili vardır.

  • “Kuvvetli Mümin, zayıf Mümin’den daha hayırlıdır.” hadisi, fiziksel gücün teşvik edildiğini açıkça gösterir.

  • Temizlik, hijyen, bedene özen gösterme İslam’da ibadet hükmündedir.

Ancak burada temel fark şudur:İslam’da beden bir araçtır; amaç değil.Yani kas yapmak, zinde olmak, fit görünmek, Allah’ın verdiği emanete bakmanın bir gereğidir. Ama eğer bu beden şova, kibire, gösterişe veya insanları küçümsemeye dönüşürse — o zaman bu ibadet değil, bir sapmadır.

Rivayetlere göre, Hz. Ömer (ra), “Bir adamın yürüyüşünde kasıntı, elbisesinde gösteriş görürsem ondan uzak dururum.” demiştir. Yani sadece güçlü olmak değil, güçlü kalırken alçakgönüllü olmak, İslam ahlakının temelidir.

Bugün spor salonlarında gördüğümüz bazı davranışlar — yüksek sesle bağırarak antrenman yapmak, aynada sürekli kendine bakmak, başkalarıyla alay etmek — İslam ahlakı açısından beden terbiyesinden çok, nefsin yüceltilmesidir.

İşte İslam’da bu ayrım çok net yapılır:

  • Bedenini geliştiren kişi hayır üzeredir.

  • Ama bedenini kutsayan kişi sapkınlığa yaklaşır.


Osmanlı’da Spor ve Disiplin

Osmanlı medeniyetinde spor, sadece fiziksel aktivite değil; aynı zamanda bir karakter eğitimidir. Gençler sadece kaslarını değil, sabırlarını, sadakatlerini ve itaatlerini de eğitmek üzere sporla tanışırdı.

Osmanlı’nın spor anlayışı, “bedenî terbiyeyi” ruh terbiyesiyle birleştirirdi. Özellikle Enderun Mektebi’nde — ki burası sarayda devlet adamlarının yetiştirildiği elit bir okuldur — güreş, okçuluk, binicilik, mızrak atma gibi sporlar müfredata dahildi.Amaç, fiziksel performanstan ziyade:

  • Karar verme yetisi,

  • Tevazu,

  • Kontrollü güç kullanımı kazandırmaktı.

Dönemin meşhur sporcuları olan pehlivanlar, sadece vücut olarak iri yapılı değillerdi. Aynı zamanda ahlaki örnekliğiyle toplumda saygı görürlerdi. Pehlivanlık kültürü içinde dua etmeden mindere çıkılmaz, rakibe saygı gösterilmeden mücadele edilmez, galibiyet kibirle değil, sükunetle kutlanırdı.

Yani Osmanlı’da spor, insanı:

  • Ne kadar hızlı koştuğuyla değil,

  • Yavaşladığında nasıl davrandığıyla ölçerdi.

Bu zihniyet o kadar içselleşmişti ki, spor alanları olan “ok meydanları”, aynı zamanda ahlaki gelişim merkezleriydi. Gençler orada sadece atış yapmaz, aynı zamanda büyüklerinden ölçü, adap ve sabır öğrenirdi.

Osmanlı'nın bu spor anlayışı bize bugün neyi hatırlatmalı?Kas yapmak kötü değil, ama kaslanırken ölçüyü kaybetmek…Disiplin güzel ama disiplin kibire dönüşürse, işte o zaman spor, kişiliği geliştirici değil, yozlaştırıcı hale gelir.


Günümüz: Kas Var, Ahlak Nerede?

Bugün geldiğimiz noktada ise işler fazlasıyla değişti. Spor yapmak, vücut geliştirmek artık sadece sağlık için değil; görünmek, beğenilmek ve onay almak için yapılan bir araca dönüştü.Sosyal medya çağındayız: Çıplaklık, cinsellik ve seksepalite; adeta sporun önüne geçmiş durumda.

Birçok kişi için spor artık ruhu terbiye eden değil, egoyu besleyen bir şey haline geldi.Bu da bizi geçmişteki dengeyi kaybettiğimiz bir noktaya getirdi. Tevazu yerini gösterişe, disiplin yerini aceleye, emek yerini estetik taklitlere bıraktı.


Kültürel ve Ahlaki Farklılıklar: Irk, Din, Mezhep ve Sosyal Normlar

Burada çok temel ve önemli bir farklılık göz ardı edilmemelidir:Her toplumun ahlaki kodları, dini algısı, mezhebi anlayışı, ırka dayalı kültürel yapısı birbirinden farklıdır.

Amerika başta olmak üzere Batı ülkelerinde, sosyal medyada popüler olan fitness influencer’larının, bikini modellerinin ya da podyum sporcularının açık ve cüretkâr kıyafetlerle görünmesi, toplum açısından olağan kabul edilebilir. Çünkü bu toplumlarda bireysel özgürlük ve beden sergilemek seküler yaşamın bir uzantısıdır.

Ancak Türkiye, İran gibi ülkelerde durum farklıdır.Toplumsal yapı daha geleneksel, daha muhafazakâr ve dinî temelli olduğu için; bu tür görseller, toplumun büyük kesiminde olumsuz, marjinal ya da tahrik edici olarak algılanabilmektedir.Ve burada mesele sadece kıyafet değil, niyetle algı arasındaki çatışmadır.

Unutmamak gerekir: Hiçbir toplum evrensel doğrunun mutlak temsilcisi değildir. Her toplum, tarihsel birikimi, inancı ve sosyal yapısı çerçevesinde kendi doğrularını inşa eder. Bu nedenle bir toplumda normal olan, bir başka toplumda yanlış olarak görülebilir.Ve bu bir kültür çatışması değil; kültürel gerçekliktir.

Ego, Kibir ve Yalnızlaşma: Sessiz Bir Çöküş

Sporun özünde olan öz disiplin ve saygı, zamanla yerini ne yazık ki başka bir şeye bırakabiliyor: Ego ve kibir.

Birçok profesyonel sporcu, fiziksel olarak geliştikçe ve sosyal medya üzerinden görünür oldukça, ne yazık ki toplumdan uzaklaşıyor, samimi ilişkiler kurmakta zorlanıyor ve yalnızlaşıyor.Kibir, insanın etrafındaki bütün sıcak bağları kurutan sinsi bir hastalıktır.

Artık birçok başarılı sporcu, saygı görmek yerine korkulan, eleştirilemeyen, hatta marjinalleşmiş birer figür haline geliyor.Ve bu süreçte insanlar şöyle fısıldıyor:“Kaslı ama sevgisiz.”“Güçlü ama yalnız.”“Estetik ama sığ.”

Gerçek güç, sadece press gücü değil.Gerçek güç; kendini göstermeden var olabilmek, övülmeden başarmak, yalnız kalmadan ilerlemektir.


Bilgi Kirliliği ve Tehlikeli Yargılar: Doktorlar, Diyetisyenler ve Dini Otoriteler

Son dönemde karşımıza çok tehlikeli bir durum daha çıkıyor.Bazı doktorlar, diyetisyenler ve medya uzmanları, özellikle spora karşı şöyle cümleler kuruyor:

“Spor yapmak kalbe zarar.”“Kas yapmak ömrü kısaltır.”“Fazla spor vücudu bitirir.”“Zaten spor yapanlar genç yaşta ölüyor.”

Bu sözler çoğu zaman bilimsel temele dayanmıyor, hatta aksine kişisel ideoloji veya manipülasyondan besleniyor.Ve maalesef bu tarz ifadeler toplumun spordan soğumasına, hatta hareketsizliğin normalleşmesine neden oluyor.Oysa Dünya Sağlık Örgütü bile her bireyin haftalık fiziksel aktivite yapması gerektiğini açıkça söylüyor.

Öte yandan bazı dinî çevrelerde, özellikle vaaz kürsülerinde duyulan şu tarz cümleler de oldukça düşündürücü:

“Yakışıklılar cehenneme gidecek.”“Süslü giyinmek haramdır.”“Kas yapan gösteriş peşindedir.”“Güzelliğe özenmek kibirdendir.”

Bu ifadeler de dinî kaynaklardan çok, kişisel yorumlara ve önyargılara dayalıdır.İslam’da estetik haram değildir. Ama niyet önemlidir.İslam, kendine bakmayı, sağlıklı olmayı, temiz ve düzgün görünmeyi över.O halde sorun kas yapmakta ya da iyi görünmekte değil, bunu ne için ve nasıl yaptığımdadır.


Peki Çözüm Nerede?

Çözüm aslında basit ama derin:

  • Spor yaparken niyetimizi unutmayalım.

  • Bedenimize sadece dışarıdan değil, içeriden de bakalım.

  • Kaslarımızı geliştirirken ruhumuza mesai vermeyi ihmal etmeyelim.

  • Gösterişin değil faydanın, egonun değil tevazunun peşinden gidelim.

Gerçek güç, 100 kiloyu presslemek değil...O gücü sessizce, kibirsizce, kendine ve topluma fayda vererek taşımaktır.


Son Söz

Spor bir aynadır. Neyi arıyorsan onu gösterir.Kendini bulmak istiyorsan, spor seni terbiye eder.Ama gösterilmek istiyorsan, spor seni tüketir.

Osmanlı’dan bugüne gelen o kadim dengeyi yeniden kurmamız gerek.Çünkü hem bedenimiz hem ruhumuz bu toprakların mirasını taşıyor.

Kaslarımızdan önce niyetimiz görünmeli.Gücümüzden önce duruşumuz konuşmalı.Gerçek spor da, gerçek saygı da burada başlıyor.

Comments


iletişim

mail ve instagram 

  • Instagram
  • SSS bölümü nedir?
    SSS bölümü, işletmenizle ilgili "Hangi bölgelere gönderim yapıyorsunuz?", "Çalışma saatleriniz nedir?" veya "Hizmetlerinizde nasıl yer ayırtabilirim?" gibi sıkça sorulan soruları hızlı bir şekilde yanıtlamak için kullanılabilir.
  • SSS'ler neden önemlidir?
    SSS'ler sitenizi ziyaret eden kişilerin işletmeniz ile ilgili sık sorulan sorulara hızlıca yanıt bulmalarını sağlamak ve sitede daha iyi bir gezinme deneyimi yaratmak için ideal bir yoldur.
  • SSS'lerimi nereye ekleyebilirim?
    SSS'ler sitenizdeki herhangi bir sayfaya veya üyelerin her an her yerden erişebilecekleri Wix mobil uygulamanıza eklenebilir.
  • Nasıl yeni bir soru ve cevap ekleyebilirim?
    Yeni bir SSS eklemek için şu adımları takip edin: 1. Sitenizin kontrol panelinden veya Editör'den SSS'leri Yönetme bölümüne gelin 2. Yeni bir soru ve cevap ekleyin 3. SSS'nizi bir kategoriye atayın 4. Kaydedin ve yayınlayın. Dilediğiniz zaman geri gelip SSS'lerinizi düzenleyebilirsiniz.
  • Bir SSS'ye görüntü, video veya GIF ekleyebilir miyim?
    Evet. Medya eklemek için şu adımları takip edin: 1. Sitenizin kontrol panelinden veya Editör'den SSS'leri Yönetme bölümüne gelin 2. Yeni bir SSS oluşturun veya mevcut birini düzenleyin. 3. Cevap metin kutusundan video, görüntü veya GIF simgesine tıklayın 4. Kütüphanenizden medya ekleyin ve kaydedin.
  • Sıkça Sorulan Sorular başlığını nasıl düzenlerim veya kaldırırım?
    Editör'deki SSS Ayarlar sekmesinden başlığı düzenleyebilirsiniz. Mobil uygulamanızdaki bir başlığı kaldırmak için Wix Owner uygulamanızdaki Site ve Uygulama sekmesine gidin.
  • Youtube
  • Instagram

©2035 BY vucuthocasi. Powered and secured by can ünal

bottom of page