Samson Dauda Röportajı
- vucuthocasi
- 5 May
- 4 dakikada okunur

1. Vücut geliştirme sporunda başarılı olmak için gereken en önemli özellik nedir?
Kaynaklara göre vücut geliştirme sporunda en önemli özellik "sıkı çalışma" ve "azim"dir. Samson Dauda, "rüya fiziğe ulaşmak için en önemli nitelik nedir?" sorusuna "sıkı çalışma" yanıtını veriyor ve ekliyor: "Kısa yol diye bir şey yok... Vücudun ve ruhun özü her zaman azminiz ve sıkı çalışmanız olacaktır." Bu sporun doğasında kısa yolların olmadığı, kişinin her şeyi kendi başına yapması ve her şeyin içinden geçmesi gerektiği vurgulanıyor. Başarıya ulaşmak için sürekli bir arzu ve bu arzuya ulaşmak için her şeyi yapma kararlılığı gerekiyor.
2. Samson Dauda'nın çocukluk ve ilk gençlik yılları disiplinini nasıl şekillendirdi?
Samson Dauda'nın çocukluğu, Nijerya'daki yatılı okul deneyimi tarafından büyük ölçüde şekillendirilmiştir. Burası, kendi deyimiyle bir "askeri okul" gibiydi ve hayatının en başından itibaren bağımsızlık ve disiplin aşılandı. Ailesinin de çok disiplinli ve katı olması bu durumu pekiştirdi. Sabah uyanmaktan yatana kadar her şeyin sabit bir yapısı vardı ve bu yapıya uymamanın ciddi sonuçları oluyordu. Bu katı ve disiplinli yaşam tarzı, onun şimdiki kişiliğini oluşturduğunu belirtiyor. Aynı zamanda, bu sertliğin ve tokluğun, hayatta başarılı olmasına yardımcı olan bazı özellikleri içerdiğini, ancak aynı zamanda çok yıkıcı olmasına da neden olabildiğini kabul ediyor.
3. Samson Dauda'nın otorite figürleriyle ilişkisinde yaşadığı zorluklar nelerdi?
Çocukluk ve gençlik yıllarında maruz kaldığı katı disiplin, Samson Dauda'nın otorite figürleriyle ilişkisini derinden etkiledi. Yatılı okulda yetişirken, otorite figürleri tarafından bir şey yapması söylendiğinde sorgulamadan itaat etmesi gerekiyordu. Bu durum, içeride bir patlama yaşanana kadar sessiz kalmasına ve her şeyi biriktirmesine neden oluyordu. Bu nedenle, yetişkinliğinde de otorite figürlerine karşı otomatik olarak bir düşmanlık veya tehdit algısı geliştirdi. Öğretmenlerinden çalıştığı kişilere kadar, otorite sahibi herhangi birine karşı bu ön yargıyı taşıyordu, bu da iş hayatında zorluk yaşamasına neden oldu.
4. Samson Dauda'nın vücut geliştirmeye geçiş süreci nasıl gerçekleşti?
Samson Dauda'nın vücut geliştirmeye geçişi, sporla olan uzun soluklu ilişkisinin bir sonucudur. Nijerya'da futbolla başlayan spor hayatı, Birleşik Krallık'a taşındıktan sonra basketbola, ardından da ragbiye evrildi. Ragbi, enerjisini ve öfkesini boşaltmak için bir çıkış noktası oldu ve takım sporunun "yoldaşlık" ve "kardeşlik" yönünü keşfetti. Ragbide daha iyi olmak için daha kaslı olmaya karar verdiğinde spor salonuna gitmeye başladı. Burada hızla kas yapmaya başladı ve bu durumu fark edenler ona bir fizik yarışmasına katılmayı önerdiler. İlk başta bu fikri reddetti ancak çevresindeki insanların ve eşinin teşvikiyle bir yerel yarışmaya katıldı. Bu ilk yarışmada sahneye çıktığı anda her şey değişti, kendisini sahnede evindeymiş gibi hissetti ve kazandı. Bu başarı, onun için vücut geliştirmenin doğru yol olduğunu gösterdi ve bu spora tamamen bağlandı.
5. Profesyonel kariyerinin ilk yıllarında Samson Dauda'nın karşılaştığı en büyük zorluklar nelerdi?
Profesyonel vücut geliştirme kariyerinin ilk yılları, Samson Dauda için oldukça zorluydu. Amatör kariyerinde kolayca kazanmasına rağmen, profesyonel arenada sonuçlar istediği gibi gitmedi. İlk profesyonel yarışmalarında üst sıralarda yer alamadı. Vücut geliştirmenin 7/24 bir bağlılık gerektirmesi ve buna rağmen yıllarca istenen sonuçların alınamaması hem maddi hem de manevi olarak yıpratıcı oldu. Seyahat, yiyecek ve diğer masrafları kendileri karşılıyorlardı ve bu durum borçlanmalarına neden oluyordu. 2020 yılı, işini kaybetmesi, karantinada kalması ve yarışmaların iptal olmasıyla adeta kariyerini bitirme noktasına geldiği yıldı. Tamamen umudunu yitirmişken, hikayesini gören bir sponsorun devreye girmesiyle bir can simidi buldu ve kariyerine devam etme gücünü yeniden kazandı.
6. Mr. Olympia olmak, Samson Dauda için ne anlama geliyordu ve bu unvanı kazanmak ona ne hissettirdi?
Samson Dauda için Mr. Olympia olmak, sadece en iyi fiziğe sahip olmak anlamına gelmiyordu; aynı zamanda vücut geliştirme sporunun bir temsilcisi ve zirvedeki isim olmaktı. İlk hedefi sadece Olympia'ya katılabilmek ve "dünyanın en iyilerinden biri olduğunu" söyleyebilmekti. İlk katılımında altıncı olması ve sonraki yıl üçüncü olması, Mr. Olympia olabileceğine dair inancını pekiştirdi. Bu unvanı kazanmak, yıllarca süren tüm zorlukların, hayal kırıklıklarının, acının ve mücadelenin doruk noktasıydı. Sahnedeyken geçmişe dair her şeyin zihnine dolduğunu ve bunun ezici bir duygu olduğunu ifade ediyor. Kazandığı an, sadece kendi başarısı değil, kendisini bu spora başlatan, zor zamanlarında yanında olan ve her an destekleyen eşiyle birlikte elde ettiği bir zaferdi. Bu, aynı zamanda kendisine inanmayanlara ve eşinin antrenörlüğünü küçümseyenlere karşı bir "intikam" anıydı.
7. Mr. Olympia unvanını kazandıktan sonra Samson Dauda'nın hayatında ne gibi değişiklikler oldu ve bu yeni duruma nasıl adapte oluyor?
Mr. Olympia unvanını kazandıktan sonra Samson Dauda'nın hayatı büyük ölçüde değişti. Sadece vücut geliştirme camiasında değil, toplumun genelinde tanınmaya ve ilgi görmeye başladı. Havaalanında, markette, sokakta insanlar onu tanıyor ve tebrik ediyordu. Bu durum, vücut geliştirmenin ne kadar büyük bir spor haline geldiğini ve Mr. Olympia unvanının ne kadar prestijli olduğunu anlamasını sağladı. Sürekli seyahat etmesi, antrenmanlarını sürdürmesi ve aynı zamanda ailesiyle vakit geçirmesi gibi birçok sorumlulukla başa çıkması gerekiyor. Bu yeni ve yoğun tempoya adapte olmak zaman alıyor ve her şeyi yönetmek için zamanını sağlıklı bir şekilde ayarlaması gerektiğini öğreniyor. Bu, önceki Mr. Olympia'lardan farklı olarak sporu daha fazla tanıtma ve insanlarla buluşma misyonunu yerine getirme isteğiyle birleşiyor.
8. Samson Dauda'nın hayata ve hedeflere ulaşmaya dair felsefesi nedir?
Samson Dauda'nın hayata dair felsefesi, tek bir yaşam hakkına sahip olduğumuz ve bu yaşamı dolu dolu yaşamamız gerektiği üzerine kuruludur. İnsanların genellikle hedefleri hakkında konuştuklarını ancak konfor alanlarından çıkmadıklarını veya doğru zamanı beklediklerini düşünüyor. Ancak onun için "doğru zaman diye bir şey yoktur, o zamanı kendin yaratmalısın" diyor. Bir hedefin peşinden gitmenin, o hedefe ulaşılsın ya da ulaşılmasın, asla boşa harcanmış bir hayat olmadığını vurguluyor. Yapılmayan şeylerin her zaman daha çok pişmanlık getirdiğine inanıyor. Hayatta risk almanın ve konfor alanının dışına çıkmanın önemini defalarca deneyimlediğini belirtiyor. Ona göre, her korkutucu değişim veya hedef, kişiyi yeni bir seviyeye taşır ve bu yeni seviyeyi keşfettikten sonra geri dönüş olmaz. Bu nedenle, sürekli daha iyiyi hedeflemek ve sınırları zorlamak önemlidir.
Comments