top of page

Yorgunluk Değil, Vizyonsuzluk Tüketir İnsanı

Yorgunluk Değil, Vizyonsuzluk Tüketir İnsanı

FBB PRO COACH CAN ÜNAL canunal@ifbbprocoach.com


YAZAR HAKKINDA

IFBB PRO COACH CAN ÜNAL, sadece bir antrenör değil; aynı zamanda sahne arkasında sistem kuran, organizasyon yöneten, onlarca IFBB PRO sporcunun kariyerinde yapı taşı olmuş bir stratejisttir. Türkiye’de ve uluslararası arenada hem klasik hem modern vücut geliştirme anlayışına hakim, sporcu psikolojisinden pazarlama stratejilerine kadar geniş bir yelpazede yol göstericilik yapmaktadır.

Antrenörlük kariyerinde sadece program yazan değil; aynı zamanda vizyon inşa eden, sporcuları sadece fiziksel değil zihinsel olarak da geliştiren bir mentördür. Sayısız sporcuyu sahneye çıkarmış, onlara kamp ortamları, tanıtım imkanları, seminer sahneleri ve dijital medya varlığı sağlamıştır.

Aynı zamanda YouTube ve Instagram gibi dijital platformlarda eğitici ve düşündürücü içeriklerle hem antrenörlere hem sporculara yol gösteren CAN ÜNAL, “bir vücut inşa etmekten çok, bir sistem inşa etmenin” değerine inanan az sayıda isimden biridir.


Yorgunluk Değil Vizyonsuzluk Tüketir İnsanı


Yazdığı bu yazı, sadece mesleki değil; insani bir sarsıntının ve yılların birikmiş deneyiminin içten, net ve tok bir yansımasıdır.

Sporun sadece kasla, kuvvetle, kondisyonla ilgili olmadığını, aslında en çok "vizyon"la, "algı"yla, "okuyabilme" becerisiyle ilgili olduğunu tekrar tekrar anlatmamız gerekiyor. Zira gün gün daha fazla sporcu çıkıyor ama vizyon gelişen, sistemi anlayan, geleceği öngörebilen bireylerin sayısı bir elin parmakları kadar. Bu yazıyı hem sporculara, hem antrenörlere, hem de bu yolda yürümeye karar veren herkese bir yorum, bir sesleniş, bir gerçeklik olarak sunuyorum.


birilerine emek vermek yol vermek olanaklar sağlamak ve bunları antrenör sporcuların kullanamaması bunu anlamaması değerlendirememesi vizyon ve düşünce bakış açısının yetersizliği.FBB PRO COACH CAN ÜNAL sporculara yanındakilere sağladıkları olanakları imkanları görememesi etkinliklerde yanındaki kişileri göstermesi oralara götürmesi seminerlere çıkarması sosyal medyada tanıtması göstermesi yeri geldimi antrenmanlarda yanında tutması bir çok konuyu anlatması bunlar nedemek


antrenörlükte ve liderlikte karşılaşılan derin bir hayal kırıklığını ve duygusal emeğin karşılıksız kalma hissini yansıtıyor. Aşağıda bunu profesyonel bir dille ve anlamlı bir yapı içinde açarak açıklayayım:


Emeğin Karşılık Bulmaması: Bir Antrenörün Hayal Kırıklığı

IFBB PRO COACH CAN ÜNAL, yalnızca bir antrenör değil; sporcularına yol açan, olanaklar sunan, vizyon kazandırmaya çalışan bir rehberdir. Ancak bu süreçte en büyük zorluklardan biri, verilen emek ve imkanların yeterince anlaşılmaması veya değerlendirilmemesidir.


Ne Anlama Geliyor?

  1. Olanak Sağlamak Ne Demek?Seminerlere çıkarmak, sosyal medyada tanıtmak, sahneye hazırlamak, etkinliklere götürmek ve yanında tutarak birebir bilgi vermek… Bunların hepsi bir sporcunun kariyerinde altın fırsatlardır. Bu, yalnızca fiziksel gelişim değil; vizyon, çevre ve farkındalık kazandırmaktır.

  2. Amaç Nedir?

    • Sporcunun kendi yolunu çizebilmesi

    • Alanında örnek ve fark yaratabilmesi

    • Sahip olduğu fırsatların değerini bilip bir üst seviyeye geçebilmesi

  3. Sorun Nerede Başlıyor? Bazı sporcular;

    • Bu fırsatları fark edemez

    • Antrenörün verdiği vizyonu içselleştiremez

    • Yalnızca fiziksel antrenmana odaklanır

    • Mental gelişim, duruş, sahne kültürü, marka yönetimi gibi konuları önemsemez

    • Hazır sunulanı tüketir ama üretmeye geçemez


Neden Bu Kadar Önemli?

Bu durum yalnızca bireysel bir başarısızlık değil, bir sistemin ilerlemesini durduran büyük bir engeldir. Çünkü:

  • Emek boşa gider,

  • Diğer sporcular için ilham kaynağı çıkmaz,

  • Olanaklar sürdürülemez hâle gelir.


Sonuç:

“Emek veriyorsun, alan açıyorsun, sahneye taşıyorsun… Ama bazıları o sahnede ne yapacağını bilmiyor.”

Bu sadece bir antrenörün değil, aynı zamanda bir liderin yorgunluğudur.


Sistemi Kurmak ve Anlatamamak: Emek Verenlerin Yorgunluğu


Yazar: IFBB PRO COACH CAN ÜNAL

Giriş: Bir Sistemi Kurmak Ne Demektir?

Spor dünyasında, özellikle IFBB PRO seviyesinde bir sistem kurmak, sadece antrenman programları yazmaktan ibaret değildir. Bu bir yaşam tarzı oluşturmak, felsefe inşa etmek, bakış açısı kazandırmak ve nihayetinde yol gösterici olmak demektir.

Ancak bir sistemi kurmak kadar zor olan bir şey daha vardır:

O sistemi insanlara anlatabilmek.O sistemi taşıyacak bireyleri bulabilmek.

Her taş yerli yerine oturmuşken, verilen olanaklar altın değerindeyken, bazı bireylerin hâlâ bunu görememesi; sadece bir antrenörün değil, bir liderin de en büyük yorgunluğudur.


Olanak Sunmak Ne Demektir?

Bir sporcuya sadece antrenman değil, şu olanakları da sağlıyorsan, sistem kuruyorsun demektir:

  • Yarışma hazırlığında lojistik destek vermek

  • Sosyal medyada tanıtımını yapmak

  • Seminerlere çıkarıp sahneye hazırlamak

  • Etkinliklerde göz önünde tutmak

  • Günlük yaşamını yapılandırmak

  • Doğru insanlarla tanıştırmak

  • Marka kimliği inşa etmek

  • Bilgini paylaşmak, sahne arkası stratejileri açıklamak

  • Ekibine dahil etmek, yanında antrenman yaptırmak

Bunlar artık “antrenörlük” değil, vizyon ortaklığıdır. Ama ne yazık ki herkes bu vizyonu okuyamaz.


Kapıyı Açmak mı, İçeri Girmek mi?

"Birine kapıyı açarsın ama içeri girmek onun seçimidir."

Bazı sporcular bu kapının ardındaki dünyayı göremez. Görememekle de kalmaz, o kapının neden açıldığını bile anlamaz.


Örnek:

  • Etkinliğe götürülür ama etkinlikte sadece fotoğraf çeker, konuşulanları dinlemez.

  • Yanına alınır ama çevresine bakmaz, network kurmaz.

  • Sahneye çıkarılır ama içeriğini anlatmaz, insanlarla bağ kurmaz.

  • Instagram’da tanıtılır ama içerik üretmez, gelişimini göstermez.

Bu, altın bir kaşığı avuçta tutmak ama içinden bir şey yememek gibidir.

Antrenman Değil, Düşünce Yetersizliği

Birçok sporcu genetik olarak üstündür. Mekanik olarak güçlüdür. Ama:

  • Zihinsel olarak gelişime kapalıdır.

  • Vizyonu yoktur.

  • Düşünce sistematiği zayıftır.

  • Gelişim değil, taklit peşindedir.

  • Sahneye fizikle çıkar ama hikâyesi yoktur.

Halbuki IFBB PRO seviyesinde artık fizik değil, sistem farkı konuşulmaktadır.


Sistemin Parçası Olmayanlar, Sistemi Anlayamazlar

“Her taş yerine oturur ama bazıları yerini kabul etmez.”

IFBB PRO Coach olarak yıllar boyunca kurduğum sistemlerde, bazı sporcuları bu vizyonun içine dahil ettim:

  • Yanımda antrenman yaptırdım

  • Seminerlerime çıkardım

  • Organizasyonlara götürdüm

  • Marka danışmanlıkları sağladım

  • Kendi network’ümle entegre ettim

  • Kendi zamanımdan, sağlığımdan verdim

Ama bazıları bu sisteme sadece “geçici bir fırsat” gibi baktı.Bazıları içinse bu sistem sadece kişisel menfaatlerini büyütecek bir zemindi.


Karşılık Beklemek Değil, Anlamak Beklemek

Bu sistemler kurulduğunda antrenörün amacı “geri dönüş” almak değildir.Ama anlaşılmak ister.Değerin fark edilmesi beklenir."Hocam bana bu bakış açısını kattın" denmesi yeterlidir.

Ama eğer bir sporcu şunu diyorsa:

“Yarışmayı kazandım ama sosyal medya hala az takipçili.”O zaman biz hala aynı dili konuşamıyoruz demektir.

Kıyas: Sisteme Giren ile Girmeyen Arasındaki Fark

ÖzellikSistemin Parçası Olan SporcuSadece Antrenman Alan SporcuVizyonUzun vadeliGünlük sonuç odaklıEtkinlik KatılımıÖğrenmek için oradaFotoğraf çekmek için oradaSeminerBilgi paylaşırSadece dinlerSosyal MedyaMarka inşa ederBeğeni sayarSahneAnlatır, temsil ederPoz verir


Sonuç: Sistem Kuranlar Hep Yalnızdır

“Lider, herkes uyurken sistem kuran kişidir.”

IFBB PRO COACH olarak en büyük mücadelem;Fizikleri büyütmek değil, bakış açılarını büyütmek.

Ama eğer bu sistemler, alan kişilerce büyütülmüyorsa…O zaman en çok büyüyen şey: yorgunluk oluyor.


Kapanış

Bu yazı, emek veren ama anlaşılmayan; fırsat sunan ama karşılık bulamayan; yol açan ama arkasından gelen olmayan herkes içindir.Sporcuysan, sadece “program” değil, sistem alıyorsun. Ve unutma:

Sana verilen her imkan, aslında bir sınavdır. Geçemezsen bir daha açılmaz.


1. Vizyonsuzluk: Uzak Hedefleri Görememek

Vizyon, sadece ne istediğini bilmek değil; neyi neden, nasıl ve nereye kadar taşıyacağını anlamak demektir.Vizyonsuz sporcu ise:

  • Kısa vadeli kazanımlarla yetinir.

  • Sosyal medya için sadece “estetik poz” üretir, içerik değil.

  • Sahneye fizikle çıkar, hikâyesi yoktur.

  • Antrenörünün stratejik yönlendirmesini takip etmez, neden verildiğini sorgulamaz.

  • Marka inşasını hafife alır.

Örnek:

  • Pro karta gider ama network kurmaz.

  • Tanıtılır ama içerik üretmez.

  • Paylaşılır ama teşekkür etmez, farkında bile değildir.


2. Olan Biteni Okuyamamak

Gelişen trendleri, sosyal medya dinamiklerini, sektörün dönüşümünü okuyamamak, bir sporcunun sahada körleşmesi demektir.

  • Ne paylaşım yapılmalı, ne zaman yapılmalı farkında değildir.

  • Kendi PR’ını oluşturmak yerine sadece başkalarının gölgesinde yaşamayı yeterli görür.

  • Güncel estetik algısını anlamaz, 10 yıl öncenin fiziğini yeterli zanneder.

Bu körlük sadece sektörü değil, kendi benliğini de okuyamamak anlamına gelir.


3. Kendini Geliştirememe, Geliştirdiğini Zannetme

En tehlikeli zihin yapısı:

"Ben oldum." demektir.

Kendini geliştirmeyen değil, geliştirdiğini sanan kişi:

  • Öğrenmeye kapalıdır.

  • Aynı şeyi tekrar tekrar yapar ama değişim bekler.

  • Geri bildirim almayı reddeder.

  • Eleştiriye karşı duvar örer.

  • Her başarısını tesadüfi de olsa “saf yeteneğine” bağlar.

"Kendini geliştirmek, kendini sürekli sorgulamakla başlar."

Ama bu kişi, kendini sorgulamaz; başkalarını sorgular.


4. Sosyal Medyaya Hükmedememe ve Pazarlama Zayıflığı

Bu çağda sosyal medya, bir sporcunun sahne arkası vitrinidir.Orayı doğru yönetemeyen:

  • Sponsor bulamaz

  • Marka değeri oluşturamaz

  • Etki yaratamaz

  • Antrenörünün sunduğu fırsatları büyütemez

Pazarlama dediğimiz şey, “kendini anlatabilme becerisidir.”Ve bu beceri:

  • Ne anlattığını bilmek

  • Ne zaman anlattığını seçmek

  • Nasıl anlattığını geliştirmekle olur.

Bu gelişimi yapamayan kişi, bir süre sonra yalnızca “iyi vücut” olmuş bir sessizlikten ibarettir.


5. Anlatamamak, Ön Plana Çıkamamak

Bazı sporcular içe kapanıktır; bazıları ise korkaktır.Kendini anlatamamak çoğu zaman beceri değil, özgüven eksikliği ve hazırlıksızlık sorunudur.

  • Sahneye çıktığında heyecanlanır çünkü kim olduğunu bile anlatamaz.

  • Röportaj veremez, çünkü hikâyesi yoktur.

  • Grupta konuşamaz çünkü bilgisi yüzeyseldir.

  • Kendini hep ikinci planda tutar çünkü zihninde ilk sıraya kendini hiç koymamıştır.


6. Vizyonsuzlukla Gelen Kibir Budalalığı

En tehlikeli kombinasyon:

Cahil cesareti + sahte özgüven.

Bu kişiler:

  • Az bilgiyle çok özgüven üretir.

  • Gelişmediğini gizlemek için başkalarını küçümser.

  • Eleştireni “çekemeyen” ilan eder.

  • Her başarıyı hak, her başarısızlığı “anlaşılmamışlık” olarak görür.

Kibir, boşlukla beslenir.Gerçek doluluk alçakgönüllüdür."Ben oldum." diyen, aslında daha “hiç başlamamıştır.”

7. Karşındakini Hor Görme: Gelişimsizliğin Savunma Mekanizması

Kendini geliştiremeyen insan, gelişmiş olanı küçümser.Neden?

Çünkü gelişmiş olan kişi, onun içindeki eksikliği ortaya çıkarır. Ve insan, kendine ayna tutanı değil, kendini yansıtmayanı sever.

  • Antrenörünü küçümser

  • Başarılı sporcuyu küçümser

  • Organizasyonu, yarışmayı, sistemi küçümser

Çünkü o sistemin dışında kalmış, ve buna bahaneye ihtiyaç duymuştur.


8. Vizyonsuzluk Bir Yetersizlik Değil, Bir Tercihtir

Her birey vizyon geliştirebilir. Ama vizyonsuz kalmak bir kader değil, bir seçimdir.

Vizyon: Görmekle değil, anlamakla ilgilidir.Vizyon: Bilgiyle değil, niyetle ilgilidir.Vizyon: Zeka değil, karakter meselesidir.

Ve karakterini geliştirmeyen, fiziğini ne kadar geliştirirse geliştirsin; yarım kalır.


Bir Antrenörün Sabrı: Emek Verdiğin Ellerin Unutuşu


Yıllarımı spora, insanlara ve sistem kurmaya adadım. Sadece antrenman yazmadım, sadece ağırlık kaldırmadım. Yanıma aldığım her bir antrenörü ve sporcuyu büyütmeye çalıştım. Onlara sadece nasıl çalışacaklarını değil, nasıl düşüneceklerini, nasıl sahnede duracaklarını, nasıl konuşacaklarını, nasıl bir sistemin parçası olacaklarını anlattım.

Kimi zaman sosyal medyada onların adını geçirdim. Kimi zaman seminerde yanıma oturttum. Kimi zaman bir çekimde kameranın önüne aldım. Kimi zaman bir yemek masasında “bu çocuk ileride iyi bir isim olacak” dedim. Networking oluşturdum, sponsor tanıştırdım, ekip içine kattım, tanınır kıldım.

Ama bir gün, aynı kişi çıkıp şunu diyebiliyor:

“Sen bana ne verdin ki?”

İşte burada susuyorum.


Kapılar Açılır, Ama İçeri Giren Sen Olmalısın

Benim işim bir kapıyı açmaksa, senin işin o kapının ardındaki dünyayı görmek olmalı. Seni sadece bir salona götürmekle kalmadım. O salonda seni bir kişi olarak tanıttım. Oradaki insanlara, “Bu çocuk farklı” dedim. Ama sen o anı sadece bir selfie fırsatı sandıysan, yapacak bir şeyim kalmaz.

Bu, vizyonsuzluk değildir sadece. Bu, verilen emeği görememek, fırsatı tanıyamamak ve en acısı: nankörlüktür.


Kendi Hikayesini Yazamayanlar, Hep Başkasının Kalemini Kırar

Gelişmeyen birey, kendi yetersizliğini başka birinin emeğini yok ederek kapatmaya çalışır. “Ben zaten her şeyi biliyordum” diyerek, anlatılanı küçümser. “Sen olmasan da ben buradaydım” diyerek, verilen değeri silmeye çalışır.


Ama şunu unuturlar:

Herkes kendi yolunu yürür, evet. Ama bazı yollar, biri taşları temizlediği için yürünebilir hale gelir.

Ben ışığı açarım, Kamerayı da sana çeviririm.,Ama o kameraya ne anlatacağın, ne hissettireceğin ve orada ne kadar kalıcı olacağın sana bağlıdır.Bu yüzden, bir antrenörün emeğini silmek değil, onu onurlandırmak gerekir. Çünkü sistemler kolay kurulmaz. Ama nankörlük, bu sistemleri tek bir cümlede yıkabilir.


Sistemi Kurmak, Sahneyi Hazırlamaktır. Ama Sahneye Çıkmak Yetmez.

Yıllardır antrenörlük yapıyorum. Sporcuları sadece çalıştırmakla kalmadım; onlara alan açtım, yollar gösterdim, etkinliklere taşıdım, sahnelere çıkardım, sosyal medyada tanıttım. Bunlar bir antrenörün görevi değildir belki, ama bir sistem kurucusunun sorumluluğudur. Çünkü bir sistem kuruyorsan, o sistemi yaşatacak bireyler yetiştirmen gerekir.

Ama ne acı ki bazı bireyler, bu sahnenin ne olduğunu bile anlamaz. Sadece poz verir, anlam veremez. Çünkü sahneye çıkmak fizikle değil, zihinsel hazırlıkla olur.


Vizyon Ne Değildir?

  • Vizyon, sadece "iyi bir vücuda" sahip olmak değildir.

  • Vizyon, Pro kart almak değildir.

  • Vizyon, sosyal medyada iki poz paylaşmak hiç değildir.

Vizyon, öngörüdür. Kendini bir sistem içinde konumlandırabilme yetisidir. Sahneye neden çıktığını, sosyal medyada neden yer aldığını, antrenörün seni neden bir seminerde yanına çıkardığını anlayabilmektir. Aksi halde sadece verilenin tüketicisidir insan. Üretici olamaz.


Olanak Verilir, Ama O Yol Yürünmezse Hiçbir Şey Değişmez

Bir sporcuyu bir yere çağırmak, yanında taşımak, etkinliğe sokmak, onun için ortam yaratmak... Bunlar sunulmayan imkanlardır, evet. Ama bunları sunmak, bu imkanı alan kişinin bu vizyonu okuyabileceği anlamına gelmez.

Kimi gider, sadece selfie çeker. Kimi gelir, sadece kulisde takılır. Kimi ise o sahnenin ne olduğunu anlamaya çalışır.


Ama Bir de Görmeyenler ve Üstüne Suçlayanlar Vardır

Tüm bu sistemin içinde bir başka katman daha vardır ki, belki en yıpratıcı olanı da budur:

Sen elinden geleni yaparsın. Yol gösterirsin. Tanıtırsın. Yanına alırsın. Bilgi aktarırsın. Zaman verirsin. İmkan sunarsın.

Ama bir gün gelir, karşındaki kişi sana döner ve şöyle der:

“Sen bana ne yaptın ki?”
“Sen benim önüme ne açtın ki?”

İşte bu, sadece nankörlük değil; aynı zamanda zihinsel körlüktür. Çünkü bu kişi, verilen değeri göremez. Göremediği gibi, görmediğini inkâr eder. Bu da antrenörün değil, bireyin algısal yetersizliğidir.

Bu noktada antrenör, yalnızca "emeği değersizleştirilmiş" olmaz. Aynı zamanda bilinçli olarak hiçe sayılır. Bu, hem kişisel hem sistemsel olarak en büyük darbedir.


Kendini Geliştiğini Zannetmek: En Tehlikeli Yanılgı

Asıl yükseliş, kendini her gün sorgulamakla gelir. "Ben oldum" dediğin an, bittiğin andır.

Bazı sporcular bu tuzağa düşer:

  • Aynı antrenmanı yıllarca tekrar eder ama geliştiğini sanır.

  • Herkesi eleştirir ama kendine dokunmaz.

  • Takipçi sayısına odaklanır ama hikayesini kuramaz.

Gelişim zannedilen ama aslında bir duraksamadan ibaret olan bu haller, sporcuların kariyerlerini sessizce çürütür.


Sosyal Medyada Var Olmamak Değil, Sosyal Medyayı Anlamamak

Bir sporcunun sosyal medyada olmaması sorun değildir. Ama sosyal medyanın neden var olduğunu, orada neden bir içerik üretmesi gerektiğini anlayamaması sorundur.

Sponsor bekler, tanınmak ister, sahneye çıkar ama arkasından hiçbir şey bırakmaz. Paylaşım yapmaz, hikayesini anlatmaz, bilgi aktarmaz. Oysa bu dijital düzlem, onun yeni jenerasyon sahnesidir.


Anlatamamak, Anlaşılamamaktan Farklıdır

Birçok sporcu, "beni kimse anlamıyor" diye yakınır. Oysa gerçek şudur:

"Sen kendini anlatmadın."

Seminerde sessiz kaldın. Etkinlikte söz almadın. Paylaşımda mesaj vermedin. Hikayeni şekillendirmedin.

Seni anlamadıklarından değil, sen kendini ortaya koymadığın için yok saydılar.


Vizyonsuzlukla Büyüyen Kibir: Sahte Büyüklükler

Kimi bireyler gelişmez, gelişmediğini de fark etmez. Ama başkalarını hor görerek, kendi yetersizliğini örtmeye çalışır.

  • Antrenörüne laf atar.

  • Sistem eleştirir.

  • Başarıyı tesadüfe yorar.

Çünkü sistemin dışındadır. Sistem içine almayı reddettiği için, o sistemi çöpe atar. Halbuki gerçek şudur:

"Anlamadığın her şeyi yok etmeye çalışmak, karanlıkta kalmanın yoludur."

Vizyon Geliştirilebilir. Ama Vizyonsuzluk Bir Seçimdir.

Kimse doğarken vizyonlu değil. Ama her birey, bu vizyonu geliştirebilir. Gelişim bir yolculuktur, niyet işidir.

  • Oku.

  • Gözlemle.

  • Dinle.

  • Kendine sorular sor.

  • Her gün bir adım daha yukarıdan bak.

Vizyonsuzluk bir kusur değil; ama sürekli ise, bir karakter tercihi haline gelir.


SONUÇ:

Kendini geliştiremeyen, sosyal medyada yer bulamayan, pazarlama yapamayan, anlatamayan ve en kötüsü de bunu kabul etmeyen bir sporcu:

  • Sisteme ayak uyduramaz

  • Bireysel başarısı sınırlı kalır

  • Kendisinden sonra gelenlere hiçbir şey bırakmaz

  • En sonunda da "anlaşılmadığını" sanır ama aslında kendini anlatamamıştır.


Ben bu sistemleri kurarken, kimseye sadece fizyolojik bilgi vermedim. Yollar açtım, yerler gösterdim, insanlar tanıttım. Ama böyle bir sistemde, yürümeyen sporcuyu taşıyamam.

"Birine kapıyı açarsın, ama içeri girip girmemek onun bileceği iştir."

Benim sorumluluğum kapıyı açmak. Senin sorumluluğun, o kapının arkasındaki dünyayı anlayabilmek.

IFBB PRO COACH CAN ÜNAL

Comments


iletişim

mail ve instagram 

  • Instagram
  • SSS bölümü nedir?
    SSS bölümü, işletmenizle ilgili "Hangi bölgelere gönderim yapıyorsunuz?", "Çalışma saatleriniz nedir?" veya "Hizmetlerinizde nasıl yer ayırtabilirim?" gibi sıkça sorulan soruları hızlı bir şekilde yanıtlamak için kullanılabilir.
  • SSS'ler neden önemlidir?
    SSS'ler sitenizi ziyaret eden kişilerin işletmeniz ile ilgili sık sorulan sorulara hızlıca yanıt bulmalarını sağlamak ve sitede daha iyi bir gezinme deneyimi yaratmak için ideal bir yoldur.
  • SSS'lerimi nereye ekleyebilirim?
    SSS'ler sitenizdeki herhangi bir sayfaya veya üyelerin her an her yerden erişebilecekleri Wix mobil uygulamanıza eklenebilir.
  • Nasıl yeni bir soru ve cevap ekleyebilirim?
    Yeni bir SSS eklemek için şu adımları takip edin: 1. Sitenizin kontrol panelinden veya Editör'den SSS'leri Yönetme bölümüne gelin 2. Yeni bir soru ve cevap ekleyin 3. SSS'nizi bir kategoriye atayın 4. Kaydedin ve yayınlayın. Dilediğiniz zaman geri gelip SSS'lerinizi düzenleyebilirsiniz.
  • Bir SSS'ye görüntü, video veya GIF ekleyebilir miyim?
    Evet. Medya eklemek için şu adımları takip edin: 1. Sitenizin kontrol panelinden veya Editör'den SSS'leri Yönetme bölümüne gelin 2. Yeni bir SSS oluşturun veya mevcut birini düzenleyin. 3. Cevap metin kutusundan video, görüntü veya GIF simgesine tıklayın 4. Kütüphanenizden medya ekleyin ve kaydedin.
  • Sıkça Sorulan Sorular başlığını nasıl düzenlerim veya kaldırırım?
    Editör'deki SSS Ayarlar sekmesinden başlığı düzenleyebilirsiniz. Mobil uygulamanızdaki bir başlığı kaldırmak için Wix Owner uygulamanızdaki Site ve Uygulama sekmesine gidin.
  • Youtube
  • Instagram

©2035 BY vucuthocasi. Powered and secured by can ünal

bottom of page